Karabük Ceza Avukatı
Yalan Yere Yemin Suçu

Yalan yere yemin suçu, yemin eden kasıtlı gerçek dışı beyanlarla adaleti sekteye uğrattığından birçok ülkenin ceza hukukunda düzenlenmektedir. Bundan dolayı, kanun koyucu Türk hukukunda yalan yere yemin suçunu “adliyeye karşı suçlar” bölümünde düzenlemiştir. (TCK m. 275) Bu kapsamda, ceza hukukunda bu suçu önlemek ve cezalandırmak için yasal düzenlemeler getirilmiştir. Bu sebeple; bu yazımızda, yalan yere yemin suçunu inceleyeceğiz.

 

Yemin Delili Nedir?

Yemin, taraflardan birinin davanın çözümünü ilgilendiren bir olayın doğru olup olmadığı konusunda mahkeme önünde kutsal sayılan değerler üzerine yaptığı teyittir. (İBGK 1940/19 E., 1941/12 K.) Ancak; yemin delili, hukuk mahkemelerinde son çare olarak gidilen bir delil yoludur. Bu sebeple; Türk hukukunda kanunda belirtilen usule uygun olarak yapılan yemin, kesin delil niteliği taşımaktadır.

 

Yeminin Konusu Nedir?

Yeminin konusu; davanın çözümü bakımından önem taşıyan, çekişmeli olan ve kişinin kendisinden kaynaklanan vakıalardır. Dolayısıyla, bir kimsenin bir hususu bilmesi onun kendisinden kaynaklanan vakıa sayılır. (HMK m. 225)

 

Yalan Yere Yemin Suçu Nedir?

Mahkeme önünde her vatandaş, doğru bildiğini anlatmakla yükümlüdür. Bu doğrultuda; davanın tarafları (davalı veya davacı), yargılama esnasında yemin deliline gidildiğinde yalan yere yemin ederse ve bu husus ispatlanırsa yalan yere yemin suçu oluşmaktadır.

 

Yalan Yere Yemin Suçunun Unsurları Nelerdir?

Yalan yere yemin suçunun gerçekleşmesi 6 unsurun gerçekleşmesi gerekmektedir. Bunlar ise; sırasıyla şunlardır:

 

Hukuk Davası Olmalı

Yalan yere yemin suçu, hukuk davaları açısından söz konusu olmaktadır. Çünkü; hukuk davalarında “yemin” hukuk davaları yönünden kesin bir delildir. Bu sebeple; şahısların gerçeğe aykırı bir şekilde yemin edilmesi adaletin doğru bir şekilde tecelli etmesini engellemektedir. Dolayısıyla; yalan yere yemin suçu sadece hukuk davalarında edilen yemin için söz konusudur. Bu sebeple; ceza davalarında yemin etmek bu suçu oluşturmaz.

 

Yemin Eden Kişi Davanın Tarafı Olmalı

Yalan yere yemin eden kişi, davanın taraflarından biri (davacı veya davalının) olmalıdır. Bu doğrultuda; sağır ve dilsizler de bu davada şüpheli veya sanık olabilirler. Ayrıca; okuma yazma bilen sağır ve dilsizler yemin hakkındaki beyanlarını yazıp; imzalayarak yemin ederler. Diğer taraftan; okuma yazma bilmeyen sağır veya dilsizler ise işaretlerinden anlayan bir bilirkişi vasıtasıyla yemin ederler.

 

Kanuna Uygun Yemin Teklifi Edilmeli

Yalan yere yemin suçunun oluşması için, mahkemenin yemin teklifinin kanuna uygun şekilde yapmış olması gerekir. (TCK m. 275 gerekçesi) Çünkü; suçun oluşumu  yemin teklifinin hukuk kurallarına ve şekil şartlarına uygun olup olmamasına göre oluşmaktadır. Ayrıca; yalan yere yemin suçu kanuna uygun yemin teklifi ile başlamaktadır.

 

Yeminin Sübut Vasıtası Oluşturma Amacı Olmalı

Yemin, davada delil teşkil etmek amacıyla yapılmalıdır. (TCK m. 275 gerekçesi) Yani, yemin bir delil aracı olarak kullanılıyorsa bu suçun kapsamına girmektedir.

 

Yemin Teklifinin Kanunen İmkansız Bir Konuya İlişkin Olmamalı

Yemin, kanunen imkansız olmayan bir konuya ilişkin olması gerekmektedir. Kanunen yemin teklif edilemeyecek bir konuda yemin önerilmesi durumunda suç oluşmaz.

 

Yemin Sonrasında Yalan Beyanda Bulunulmalı

Teklif edilen yeminin yalan yere icra edilmesi, yani kişi gerçeği bilerek yemin ederek yalan söylemiş olmalıdır. Bu doğrultuda; suç, sanığın yalan yere yemin ettiği anda tamamlanmıştır.

 

Yalan Yere Yemin Etme Suçunda Kast ve Taksir

Yalan yere yemin suçu, kasten işlenen suçlar arasındır. Bu sebeple; davalı ve davacının başvurduğu yalan yere yemin etme suçunda, davalı yalan yere yemin ettiği halde kastla hareket etmesi halinde yaptırım uygulanır. Bu doğrultuda; mecburiyetten yalan yere yemin etmek suç olarak kabul edilen bir durumdur. Dolayısıyla; davacının suçu ispatlaması halinde, suçunu kabul etmeyen ve kastla hareket eden davalı hükmolunan cezaları kabul etmek zorundadır. Sonuç olarak, yalan yere yemin suçunun taksirle işlenebilmesi söz konusu olmaz.

 

Yalan Yere Yemin Suçu Şikayete Tabi midir?

Yalan yere yemin suçu, şikayete tabi bir suç değildir. Dolayısıyla, savcılık tarafından resen soruşturularaktır. Bu sebeple; cumhuriyet savcısı, yalan yere yemin suçunu dava zamanaşımı süresi içinde her zaman soruşturabilir. Bu doğrultuda; yalan yere yemin suçu için, herhangi bir şikayet süresi bulunmamaktadır.

Diğer taraftan; yalan yere yemin suçu şikayete bağlı suçlardan olmadığından; doğal olarak, yalan yere yemin suçuna ilişkin şikayetten vazgeçme açılan davanın düşmesine veya verilen cezadan daha az bir cezaya hükmedilmesine yol açmaz. Çünkü; savcılık suçun işlendiği herhangi bir şekilde öğrenildiğinde, resen (kendiliğinden) soruşturma başlatmalıdır.


Yalan Yere Yemin Suçunda İspat Nasıl Yapılır?

Mahkemenin yalan yere yemin suçundan karar verebilmesi için, yeterli delil bulunması gerekmektedir. Ancak; bu suçun varlığı, maddi delillerle özellikle yazılı belgelerle kanıtlanmalıdır. Çünkü; yalan yere yemin suçunda, ceza hakiminin yazılı delile dayanarak karar vermesi zorunludur. Bu sebeple; yalan yere yemin suçunda yazılı belgenin eksikliği sebebiyle, tanık ifadelerine dayanarak mahkumiyet kararı verilmesi, hatalı olup bozma nedenidir. (4. CD., 1983/1574 E., 1983/1994 K.) Bu doğrultuda; yalan yere yemin suçu, mahkemede edilen yemine ilişkin bir suç olduğundan, mahkeme tutanaklarından yararlanarak suçun ispatı gerçekleştirilebilir.

 

Yalan Yere Yemin Suçu Davasında Görevli Mahkeme Neresidir?

Yalan yere yemin suçu şikayete bağlı bir suç değildir. Bu sebeple, yalan yere yeminin edenin cezalandırılması için yetkili ve görevli mahkemede dava açılmalıdır. Zira; yetkili ve görevli mahkemede davanın açılması süreci hızlandırmak ve olası hak kayıplarını önlemek için oldukça önemlidir. Bu doğrultuda; Asliye ceza mahkemeleri, yalan yere yemin davalarında yargılama sürecini yürüten görevli mahkemedir.

 

Yalan Yere Yemin Suçunda Uzlaşma Mümkün müdür?

Uzlaşma, suçlanan kişi ile mağdurun, bir uzlaştırmacı yardımıyla anlaşmaya vardığı bir süreçtir. Ancak; yalan yere yemin suçu, uzlaşma kapsamına giren suçlar arasında yer almaz.

 

Yalan Yere Yemin Suçunun Cezası Nedir?

Yalan yere yemin etmek adliyeye karşı da bir suç kapsamında değerlendirildiği için, kanun koyucu hapis cezası uygulanmaktadır. Bu doğrultuda; yalan yere yemin suçunun faili, 1 yıldan 5 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. (TCK m. 275/1) Kanun koyucu, mevzuatta, ayrıca yalan yere yemin suçu ile cezayı artıran bir sebep düzenlenmemiştir.

Ancak; yalan yere yemin suçunun faili ile ilgili bir ceza verileceği zaman, çeşitli uygulamalardan yararlanılabilmektedir. Bunlardan bazıları aşağıdaki gibidir:

 

Adli Para Cezasına Çevrilebilir mi?

Adli para cezası, bir suçun karşılığı olarak hapis cezası yerine veya hapis cezasıyla birlikte uygulanabilen bir maddi yaptırım türüdür. Bu doğrultuda; mahkeme, failin 1 yıl veya daha az süreli bir hapis cezası alması durumunda bu ceza adli para cezasına çevirebilir.

Dolayısıyla; yalan yere yemin suçunda verilen hapis cezası 1 yıl veya daha az süreli ise, söz konusu hapis cezası adli para cezasına çevrilebilmektedir.

 

HAGB Uygulanır mı?

Hükmün Açıklanmasının Geriye Bırakılması (HAGB), sanığa verilen cezanın belirli bir denetim süresi içinde uygulanmaması ve bu süre zarfında kişi kasıtlı bir suç işlemezse cezanın ortadan kalkmasını sağlayan bir ceza muhakemesi kurumudur. HAGB şartlarına uyulduğunda, ceza sonuç doğurmaz ve dava düşer. Böylece, kişi denetim süresi boyunca gerekli koşulları yerine getirdiğinde hükmedilen ceza geçerliliğini yitirir.

Dolayısıyla; yalan yere yemin suçunun failine hükmedilen hapis cezasının 2 sene veya 2 seneden daha az olduğu takdirde, mahkeme hükmün açıklanmasının geri bırakılması (HAGB) kararı verebilir.

Ancak; AYM, 01.06.2023 tarihli kararı ile HAGB’yi iptal etti. Ancak, karar 01.08.2024 tarihi itibariyle yürürlüğe girdi. Bu sebeple; mahkemelerin HAGB uygulaması 01.08.2024 tarihinden önce işlenen suçlar için mümkün olacaktır. Sonuç olarak; 01.08.2024’den sonra işlenen yalan yere yemin suçlara için, mahkemeler HAGB uygulamayacaktır.

 

Ceza Ertelenir mi?

Erteleme, mahkemenin verdiği hapis cezasının şartlı olarak cezaevinde uygulanmamasıdır.

Dolayısıyla; yalan yere yemin suçunun failine hükmedilen hapis cezasının 2 sene veya 2 seneden daha az olması halinde, cezanın ertelenmesine karar verilmesi mümkündür.

 

Etkin Pişmanlıktan Yararlanılabilir mi?

Etkin pişmanlık, suç işleyen kişinin sonradan pişman olup, suça bağlı maddi bir zarar varsa bu zararı telafi ederek iç ceza almamasına ya da aldığı cezada indirim yapılmasına yol açan bir ceza hukuku mekanizmasıdır. Böylece, mahkeme, suçlunun yalan söylediği için pişmanlık duyması ve bu fiil doğrudan maddi bir zarara yol açmışsa zararı karşılaması halinde ceza indirimi uygulamakta ya da hiç ceza vermemektedir. Bu süreç, suç sonrasında pişmanlık duyan kişilere, cezalarının hafifletilmesi ve kaldırılması için bir fırsat sunar. Ancak; unutulmamalıdır ki, etkin pişmanlık her suç tipinde uygulanabilen bir düzenleme değildir. Bu sebeple; yalnızca düzenleme bulunan suç tipleri için uygulanabilir.

Kanun koyucu, mevzuatta yalan yemin etme suçunda etkin pişmanlık hükümleri düzenlemiştir. (TCK m. 275/2-3) Bu doğrultuda; mahkeme, davalı ve davacı dava hakkında hüküm verilmeden önce gerçeği söylerse yalan yere yemin ettikleri için ceza veremez. (TCK m. 275/2) Ayrıca; mahkeme, hükmü icraya koymadan veya kesinleştirmeden önce gerçeğin söylenmesi durumunda cezayı yarı oranında indirir. (TCK m. 275/3)

 

Yalan Yere Yemin Suçu Davasına İlişkin Zamanaşımı Süreleri Nelerdir?

Ceza davalarında zamanaşımı süreleri; davanın açılması ve cezanın infaz edilmesi açısından, büyük önem taşmaktadır. Bu doğrultuda; yalan yere yemin suçuna ilişkin dava ve ceza zamanaşımı süreleri aşağıdaki gibidir:

 

Dava Zamanaşımı Süresi

Dava zamanaşımı, suç işlendiği tarihten itibaren belirli bir süre içinde dava açılmaması veya açılan davanın zamanında sonuçlandırılmaması durumunda ceza davasının düşmesi anlamına gelir. Bu durumda devlet, suçluyu cezalandırmaktan vazgeçer ve dava sona erer. (TCK m. 66) Ancak; dava zamanaşımı süresine riayet etmek şartı ile, dava her zaman soruşturulur.

Yalan yere yemin suçu için yapılan yargılamalarda öngörülen dava zamanaşımı süresi 8 yıldır. Mahkemenin bu 8 yıllık dava zamanaşımı süresi içerisinde yalan yere yemin suçu hakkında her zaman soruşturma yapması mümkündür.

 

Ceza Zamanaşımı Süresi

Bir kişinin suçlu bulunması ile mahkeme o kişiye ceza verir. Ancak; ceza kesinleşir ve sonra belli bir zaman içinde ceza uygulanmazsa, devlet cezadan vazgeçer. Buna, ceza zamanaşımı denir. (TCK m. 68) Böylece, cezanın infaz edilmesinden vazgeçilir.

Bu doğrultuda; yalan yere yemin suçunda ceza zamanaşımı süresi 10 yıldır. Mahkemenin bu 10 yıllık ceza zamanaşımı süresi içerisinde yalan yere yemin suçu hakkında her zaman ceza infaz etmesi mümkündür.

 

Yalan Yere Yemin Suçu Davası Hangi Hallerde Düşer?

Ceza davasını düşürmek için şikayetten vazgeçmek yeterli değildir. Ceza hukuk kurumlarında davanın düşmesi için şu durumlar gerçeklememelidir:

  • Yalan yere yemin suçun işlendiği tarihten itibaren 8 yıl (dava zamanaşımı süresi) geçmesine rağmen, davanın açılmamış olmalıdır.
  • Yalan yere yemin suçun işlendiği tarihten itibaren 10 yıl (ceza zamanaşımı süresi) geçmesine rağmen, açılan davanın kanuni süre içerisinde sonuçlanamamalıdır.

 

Sonuç

Yalan yere yemin, adaleti baltalayan ciddi bir suçtur ve hapis cezası gerektirir. Ancak, Türk hukuku etkin pişmanlık ve ceza erteleme gibi seçenekler sunar. Ayrıca; dava ve ceza zamanaşımı sürelerine dikkat etmek kritiktir. Yalan yere yemin suçlamasıyla karşılaşıldığında, hukuki süreçte geri dönülmez zararları önlemek için uzman bir ceza avukatından destek almak büyük önem taşırmaktadır.

 

Yalan Yere Yemin Suçu ile İlgili Yargıtay Kararları

Yargıtay’ın yalan yere yemin suçu konusunda, pek çok kararı mevcuttur. Bu kapsamda, bazı kararlar aşağıdaki gibidir:

 

Yalan Yere Yemin Suçunda Yeterli Şüphe Hakkında Yargıtay Kararı

4. CD., 2011/2606 E., 2011/22901 K. sayılı kararı;

“Bu durumda somut olay açısından cep telefonu mesajının hukuk mahkemesinde yalan yere yemin etme suçundan kamu davası açılması için yeterli şüphe oluşturmadığı ve 28.5.2010 tarihli kovuşturmaya yer olmadığına dair karar ile merciin itirazın reddine ilişkin kararının hukuka uygun olduğu anlaşılmaktadır.” şeklindedir.

 

Yalan Yere Yemin Suçunun Yazılı Belge ile İspatı Hakkında Yargıtay Kararı

16. CD., 2015/761 E. , 2015/414 K. sayılı kararı;

“…Sanığın Cumhuriyet Başsavcılığında 04.10.2012 tarihinde verdiği ifadesinde, inşaattaki mermer işini katılana yaptırmadığını, örnek dairenin mermer işini Doğanoğulları isimli şirkete yaptırdığını, bunun dışındaki sekiz dairenin mermer işinin ise daire sahipleri tarafından yapıldığını bildirmiş olmasına göre, ifadesinin doğruluğu araştırılarak, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 02.04.1941 tarih 1940/19-1941/12 Esas – Karar sayılı kararı gereğince yazılı belge ile ispatlanması gereken işlerde hukuk mahkemelerinde yalan yere yemin etmekten sanık olan kimselerin ceza mahkemelerindeki duruşmalarında ceza hakimlerinin yazılı delil arayıp ona göre hüküm vermesi gerektiği yönündeki görüşü de gözetilerek hukuki durumun tayini gerekirken eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi, kanuna aykırı, sanığın temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı BOZULMASINA, 30.03.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi…” şeklindedir.

 

9. CD., 2013 /424 E., 2013/10624 K. sayılı kararı;

“Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 02.04.1941 tarih 1940/19-1941/12 Esas – Karar sayılı kararı gereğince yazılı belge ile ispatlanması gereken işlerde hukuk mahkemelerinde yalan yere yemin etmekten sanık olan kimselerin ceza mahkemelerindeki duruşmalarında ceza hakimlerinin yazılı delil arayıp ona göre hüküm vermesi gerektiği anlaşılmakla, atılı suçun yazılı belge ile ispat edilebileceği gözetilmeden tanık anlatımına dayanılarak mahkumiyet hükmü kurulması, bozma nedenidir. şeklindedir.

 

4. CD., 1983/1574 E., 1983/1994 K. sayılı kararı;

“… davasında hukuk mahkemesinde delil yokluğu nedeniyle teklif ve eda edilen yeminin yalan yere yapıldığının, ceza mahkemesinde tanıkla ispatının mümkün olmayacağı düşünülmeden yazılı şekilde sanığın mahkumiyetine karar verilmesi…” şeklindedir.

 

Yalan Yere Yemin Suçunda Hatırlamamaya Rağmen Yemin Etme Hakkında Yargıtay Kararı

9. CD., 2013/602 E., 2013/7821 K. sayılı kararı;

“11.12.1988 tarihli protokol başlıklı belgenin tanzim tarihi ile sanığın yalan yere yemin ettiği kabul edilen …2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 21.02.2008 tarihli duruşması arasında yaklaşık 20 yıllık bir sürenin geçmiş olması, sanığın anılan belgeyi hatırlamadığını savunması ve Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin anılan belgeye rağmen …2. Asliye Hukuk Mahkemesinin …sayılı kararını onaması karşısında sanığın yalan yere yemin etme kastıyla hareket ettiğine dair mahkumiyetine yeterli her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı gözetilmeden beraati yerine yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi, bozma nedenidir. şeklindedir.

 

Yalan Yere Yemin Suçuna İlişkin Olarak Mahkeme Kararında Suç Tarihinin Hatalı Olarak Belirtilmesi Hakkında Yargıtay Kararı

16. CD.,  2015/5701 E., 2016/684 K. sayılı kararı;

“…Gerekçeli karar başlığında suç tarihinin “29.05.2014” yerine “26.12.2013” olarak gösterilmesi mahallinde düzeltilmesi mümkün yazım hatası kabul edilmiştir. Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre sanık müdafiinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA, 02.02.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi…” şeklindedir.

 

Yalan Yere Yemin Suçunda Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması Kararı Verilmesi Hakkında Yargıtay Kararı

16. CD., 2015/4239 E., 2015/2829 K. sayılı kararı;

“… itiraz merciinin sadece şekli olarak değil, hem maddi olay, hem de hukuki yönden inceleme yapabileceği yönündeki kararı nazara alındığında, sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesi üzerine sanık müdafiinin suçun sabit olmadığını belirterek yaptığı itirazı inceleyen itiraz merciinin itirazı 5271 sayılı CMK’nın 267-271. maddeleri uyarınca hem maddi olay hem de hukuki yönden değerlendirip itiraz konusunu da kapsayacak şekilde gerekçelerinin karar yerinde gösterilmesi gerekirken sınırlı inceleme yapması yerinde bulunmayıp, kanun yararına bozma talebine dayanılarak düzenlenen tebliğnamedeki bozma isteği incelenen dosya kapsamına nazaran yerinde görüldüğünden, Ağır Ceza Mahkemesinin 12.06.2014 tarih ve 2014/869 değişik iş sayılı kararının CMK’nın 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA…” şeklindedir.

 

Stj. Gökçen Büşra KUZYAKA

 

İlgili Makaleler:

Ceza Hukuku

Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması (HAGB) Kararı

Kasten Yaralama Suçu

Nitelikli Dolandırıcılık Suçu

Cinsel Taciz Suçu ve Cezası

Meşru Savunma ve Zorunluluk Hali

Etkin Soruşturma ve Yaşam Hakkı

HAGB Uygulamasını İptal Eden AYM Kararı

Ses Kaydı Delil Olarak Kullanılabilir mi?

Gözaltı ve Gözaltından Doğan Hususlar

Yakalama ve Yakalamadan Doğan Hususlar

İletişimin Denetlenmesi

Tefecilik Suçu

Uyuşturucu Madde Ticareti Suçunda Yargıtay Kriterleri

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir