- info@yilmazcolakhukuk.com
- Çalışma Saatlerimiz: Hafta İçi 09.00 / 19.00 Cumartesi: 11.00 / 17.00
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu ve diğer özel kanunlarda düzenlenmiş suçlara ilişkin soruşturma, yargılama ve cezaların infazına ilişkin tüm süreçler ceza hukuku alanına girmektedir.
Ceza hukukunda ilk olarak Cumhuriyet Savcılığı tarafından adli soruşturma yürütülür. Yapılan soruşturma süreci sonunda yeterli delil elde edildiği kanaatine varılırsa şüpheli hakkında kamu davası açılır.
Ceza soruşturmalarını yürüten Cumhuriyet Savcısı isnat edilen suçlamaya ilişkin şüphelinin aleyhine olan delillerle birlikte lehine olacak delilleri de toplamakla görevlidir. Ancak çoğu zaman şüphelinin lehine olan delilleri toplamadığı veya eksik topladığı durumlarla karşılaşılabilmektedir.
Ceza soruşturmalarında şüphelinin lehine olacak delillerin toplanarak soruşturma dosyasına eklenmesi son derece önemlidir. Bunun için hakkında soruşturma yürütülen kişiler ceza avukatı yardımına ihtiyaç duymaktadır.
Ceza avukatı müvekkili hakkında yürütülen soruşturma aşamasında aleyhe olan delillerin hukuka uygun delil olup olmadığını araştıracak, müvekkilin lehine olacak delillerin toplanması için savcılık makamından taleplerde bulunacaktır.
Şüphelilerin soruşturma aşamasında çok sayıda hakkı bulunmaktadır. Bu haklardan en önemlisi de ceza avukatı tarafından alabileceği hukuki yardımdır.
Soruşturma aşamasında şüphelilerin gözaltına alınması, adli kontrol tedbirlerinin uygulanması veya tutuklanması gibi durumlarla karşılaşılabilmektedir. Bu süreçlerde ceza avukatı gözaltı durumunda müvekkiliyle görüşecek, gözaltı kararının ortadan kaldırılması için Sulh Ceza Hakimliğine itiraz edebilecektir. Yine adli kontrol ve tutukluluk hallerinde Sulh Ceza Hakimliğinde yapılacak sorguda müvekkilinin yanında bulunarak tutukluluk için gerekli şartların oluşmadığından bahisle savunma yapacaktır.
Ceza hukukunun en temel ilkelerinden biri olan masumiyet karinesine göre herkes hakkında mahkeme tarafından kesinleşmiş bir mahkûmiyet hükmü olmadıkça masum sayılır. Dolayısıyla henüz yargılama yapılmadan şüphelinin suçlu ilan edilmesi hukukun en temel ilkelerine aykırıdır.
Tutuklama, kanunda sayılan özel sebeplerin varlığı halinde ölçülü ve orantılı olacak şekilde uygulanabilecek geçici bir tedbirdir. Yani tutuklama kararı cezalandırma maksadıyla yapılamaz. Dolayısıyla cezalandırma aracı olarak değerlendirilebilecek uzun tutukluluk hallerinde şüpheliler mutlaka ceza avukatı tarafından savunulmalıdır.
Cumhuriyet Savcısı yapmış olduğu soruşturma sonucunda şüpheli hakkında yeterli şüphenin oluştuğuna karar verirse iddianame düzenleyerek şüpheli hakkında kamu davası açar. Yapılan soruşturma neticesinde yeterli şüphenin oluşmadığı kanaati oluşursa bu durumda takipsizlik kararı yani Kovuşturmaya Yer olmadığı Kararı (KYOK) verilir.
Savcılık tarafından düzenlenen iddianame Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildikten sonra artık yargılama yani kovuşturma aşaması başlar ve sanık hakkında uygulanan tutuklama ve adli kontrol gibi kararları dosyaya bakan mahkeme verir.
Adam öldürme, yağma (gasp), taksirle ölüme sebep olma, uyuşturucu ticareti, rüşvet, irtikap, terör örgütüne üye olma, adam öldürmeye teşebbüs, resmî belgede sahtecilik gibi suçlarla birlikte cezanın üst sınırı 10 yıldan fazla hapis cezasını gerektiren suçlar ağır ceza mahkemesinde görülür.
Ağır ceza mahkemesinde görülen suçlarda sanıkların mutlaka ağır ceza avukatı tarafından savunulması gerekmektedir. Ağır ceza avukatı sanığın üzerine atılı suçu işlemediğini, suç işleme kastının olmadığını veya yapılan eylemin daha az cezayı gerektiren bir suç oluşturduğunu savunabilir. Yine etkin pişmanlık, akıl hastalığı gibi şahsi cezasızlık hallerinin bulunduğunu savunabilir.
Ağır ceza avukatı sanık tutuklu bulunuyorsa cezaevine giderek görüşmeler yapar ve isnat edilen suça ilişkin sanığın bilgisine başvurur.
Ağır ceza avukatı tutuklu olarak yargılanan sanığın tutukluluk şartlarının devam etmediği gerekçesiyle müvekkilinin tahliye edilmesi için mahkemeye başvurur.
Yargılama sonucunda ceza mahkemesi aşağıda sayılan durumlarda beraat kararı verir.
Yine yargılama sonucunda etkin pişmanlık gibi hallerde mahkeme ceza verilmesine yer olmadığı kararı verebilir. Ceza verilmesine yer olmadığı kararı terör örgütüne üye olma ve uyuşturucu madde ticareti suçlarında daha çok karşılaşılmaktadır.
Sonuç ceza miktarı 2 yıl ve daha az cezayı gerektiriyorsa mahkeme şartları varsa hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı (HAGB kararı) da verebilir.
Yılmaz & Çolak Hukuk Bürosu olarak ceza avukatı kadromuzla müvekkillerimize Ceza Hukuku alanında aşağıda sayılan hizmetleri sunmaktayız.
İnfaz Hukuku, Ceza Mahkemeleri tarafından verilen kesinleşmiş mahkûmiyet kararlarından ceza ve güvenlik tedbirlerine ilişkin yaptırım ve tedbirlerin yerine getirilmesinde uygulanması gereken kanun, usul ve kurallardan oluşan hukuk dalıdır.
Ceza mahkemelerince verilen mahkûmiyet kararları, infaz edilemiyorsa toplum açısından hiçbir anlam ve önemi olmaz, mahkûmiyet kararlarının infazı yapılacağına dair toplumda şüphe olmamalıdır.
5275 sayılı CGTİHK’ de, ceza ve güvenlik tedbirlerinin infazı ile ulaşılmak istenilen amaçlar;
Görüldüğü üzere kanunun, ceza ve güvenlik tedbirlerinin infazı ile ulaşılmak istenen amaçlarını iki başlık altında toplamak mümkündür: Önleme amacı ve Yeniden topluma kazandırma (topluma kazandırma – resosyalizasyon) amacı.
Ceza infaz kurumları 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirleri Hakkında Kanunda sayılmıştır:
Müebbet hapis cezasına hükümlü olanlardan, koşullu salıverilme süresinin üçte ikisini, süreli hapis cezasına hükümlülerden toplam cezalarının üçte birini, üçüncü fıkrada belirtilen hükümlülerden geriye kalan toplam cezalarının üçte birini bu kurumlarda geçirerek iyi hâl gösterenlerin, tutum ve kişiliklerine uygun diğer ceza infaz kurumlarına gönderilmelerine karar verilebilir. (5275 Sayılı Kanun Madde 9)
18 yaşını bitirmiş 21 yaşını doldurmamış ve çocuklar için ayrı kapalı ceza infaz kurumları mevcuttur. Ancak bu kurumların kurulmadığı yerlerde, fiziki gelişimlerine, cinsiyetlerine göre yetişkin erkek ve kadınların bulunduğu ceza infaz kurumlarına gönderilirler. (5275 Sayılı Kanun Madde 11 ve 12)
Koşullu salıverilme, hükümlülerin ceza infaz kurumunda cezalarının yasa da belirtilen oranlarda iyi halli olarak geçirdikleri takdirde, belirli yükümlülükler ve koşullar dahilinde kalan cezalarının kurum dışında çekmeleridir.
5275 sayılı Kanun’un 107/2. maddesi uyarınca; Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına mahkûm edilmiş olanlar 30 yılını, müebbet hapis cezasına mahkûm edilmiş olanlar 24 yılını, diğer süreli hapis cezalarına mahkûm edilmiş olanlar cezalarının yarısını infaz kurumunda çektikleri takdirde, koşullu salıverilmeden yararlanabilirler. Kural olarak hapis cezasının 1/2 ‘si infaz kurumunda geçirilmektedir. Ancak bütün suçlar için infaz oranı 1/2 olmayıp 2/3 ve 3/4 şeklinde istisnai olarak uygulanan infaz oranları da vardır.
Aşağıda sayılan suçların hapis cezasının 2/3’ü infaz kurumlarında çekildikten sonra koşullu salıverilmeden yararlanırlar:
Ayrıca suç işlemek için örgüt kurmak veya yönetmek ya da örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenen suçlar ile Terörle Mücadele Kanunu kapsamına giren suçlardan mahkûm olan çocuklar ile Devlet İstihbarat Hizmetleri ve Milli İstihbarat Teşkilatı Kanunu kapsamına giren suçlardan mahkûm olanlar hakkında koşullu salıverilme oranı üçte iki olarak uygulanır.
Aşağıda sayılan suçların hapis cezasının 3/4’ü infaz kurumlarında çekildikten sonra koşullu salıverilmeden yararlanırlar:
Hükümlü cezasını sosyal hayat içinde infaza imkan sağlamasına denetimli serbestlik denilir. Bu yasa hükümlünün sosyal ilişkilerini, ailesi ile iletişimini devam ettirebilmesi amacı taşımaktadır. Hükümlü bu şekilde koşullu salıverilmesine belli bir süre kalınca tahliye edilir ancak yine de denetim altında tutulur.
Denetimli serbestlikten faydalanabilecek kişiler, 5275 sayılı Kanun m.105/A uyarınca iyi halli hükümlülerin talepte bulunarak, koşullu salıverilmesi için gereken 1 yıl veya daha az süreyi denetimli serbestlik tedbiri kapsamında infaz edebilmektedir. Aşağıdaki suçlardan hükümlü olan şahıslar 671 sayılı KHK hükümlerinden yararlanamıyor:
Denetimli serbestlik süresinde hükümlü infaz kurumunda olmasa bile süre boyunca hükümlü denetimli serbestlik bürosunun denetimi, takibi ve gözetimi altındadır.
Hükümlünün iyi halli olmasına karar verecek olan kurum Ceza İnfaz Kurumu tarafından kurulan İdare ve Gözlem Kuruludur. Hükümlünün disiplin cezasının bulunmayışı hükümlünün iyi hali hakkında karine oluşturacaktır.
İnfaz hesaplaması yapılırken;
Ceza Hukuku Kapsamındaki Makalelerimiz:
Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması (HAGB) Kararı
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ByLock Kararı
Anayasa Mahkemesi Basit Yargılama Usulü İptal Kararı
Uluslararası Ceza Hukuku Açısından İsrail-Filistin Savaşı
Meşru Savunma ve Zorunluluk Hali
Uzlaşma Sonrası Tazminat Davası Açılamaması İptal Kararı
Etkin Soruşturma ve Yaşam Hakkı
HAGB Uygulamasını İptal Eden AYM Kararı
Örgüt Üyesi Olmaksızın Örgüt Adına Suç İşleme: İptal Kararı
Hücre Kararı: AİHM İlerde ve Diğerleri/Türkiye Kararı
Gözaltı ve Gözaltından Doğan Hususlar
Yakalama ve Yakalamadan Doğan Hususlar