Karabük Sağlık Avukatı
malpraktis

Malpraktis Nedir?

Malpraktis kelime anlamı olarak doktor hatası olarak tanımlanır. Hekimin veya sağlık kuruluşlarının bilgisizlik, deneyimsizlik, ihmalkarlık ve bu ihmalden  kaynaklı yanlış teşhis ve yanlış tedavi sonucu hastanın mevcut hastalığında değişiklik olması veya yeni bir hastalığa neden olması hali olarak tanımlanır.

Bir başka ifadeyle; malpraktis durumunda bir hastalık sonucu uygulanan veya uygulanması beklenen tedavinin, olması gerekenin altında yani standartın altında olması ya da aşırıya kaçılması hali söz konusudur. Yani hastanın  özen yükümlülüğüne aykırı tedaviye maruz kalması ya da hasta üzerinde gereken tıbbi müdahalenin hiç yapılmaması halinde de olabilecektir. İhmal veya özen yükümlülüğüne aykırı olması arasında bir fark yoktur. İki durumda da malpraktis söz konusudur.

Hekim ve sağlık kuruluşlarının deneyimsizlik, bilgisizlik, ihmalkarlık sebepli kusurlu hallerde bulunması yani malpraktis durumlarının oluşması taksir halini oluşturur. Taksir, TCK’nın 22. maddesinde; “Taksir, dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık dolayısıyla, bir davranışın suçun kanuni tanımında belirtilen neticesi öngörülmeyerek gerçekleştirilmesidir.” şeklinde tanımlanmıştır.  Bu nedenle bir doktor hatası söz konusu olduğunda, taksirli yaralama veya taksirli öldürme durumundan bahsedilebilir. Bir sağlık kuruluşu veya hekim hatasının söz konusu olduğu durumlarda TCK 85 ve 89. maddeleri uygulama alanı bulacaktır.

 

Doktor Hatası Nedeniyle Tazminat Davası

Malpraktis davası, tazminat davası olduğu için bu noktada kusur prensibi büyük rol oynamaktadır. Üç farklı alanda hekimin kusurundan bahsedilebilir. Bunlar:

  1. Hastanın tedavi sürecinde (Teşhisin konulması, uygulanacak olan tıbbi müdahalenin belirlenmesi, ameliyat ve tedavi sonrasında yapılacak bakım)
  2. Hastanın aydınlatılması ve bildirilmesi esnasında ve ön muayene sırasında
  3. Hasta için uygun koşulların bulundurulması hususunda (Sağlık kuruluşunda yeterli ve nitelikli personelin bulundurulması, tedavi için gereli olan tıbbi araç ve gereçlerin bulundurulması, hekimler ve yardım yükümlülüğü bulunan personeller arasında işbirliğinin bulunması)

 

Doktor Hatası Nedeniyle Taksirli Suça Sebebiyet Verme

Taksirli bir fiil nedeniyle hekimin kusurundan bahsedilebilmesi için bazı şartların gerçekleşmesi gerekir. Bu şartlar şu şekildedir;

Hekim tarafından kişisel özellikleri ve yetenekleri doğrultusunda edinmiş olduğu veya edinmesi gereken bilgi ve deneyime göre gerekli özen ve dikkati gösterebilecek bir durumun söz konusu olmasına rağmen, bahsedilen dikkat ve özenin gösterilmemesi halinde malpraktisin kusur şartı gerçekleşmiş olur. Diğer yandan tıbbi bir müdahale sonucu hastada meydana gelen neticenin öngörülebilir yani sonucunun baştan anlaşılabileceği bir durum söz konusu olduğunda yine kusur durumu söz konusudur. Bahsedilen bu durumda hekim tarafından; hekimin sahip olduğu donanım ev konum sebebiyle hastanın sağlığında meydana gelecek olan zararın önceden bilinebilecek olması gerekmektedir.

Hekimin kusurundan bahsedebilmek her hekim için ayrı ayrı kıstaslarda yani subjektiflik unsurunun göz önünde bulundurmak gerekir. Örnek verecek olursak hasta ve hastalık hakkında bilgi sahibi olmayan hekim hakkında özen yükümlülüğünü yeri getirmesi hekim hakkında mümkün olmadığında böyle bir durumda kusur durumundan söz edilemez.

Her hekim için mevcut konumu ve donanımı dikkate alınarak bu hususta değerlendirme yapılacaktır. Sonuç özen ve dikkat göstermesi gereken hallerde hekimin sorumluluğunda bahsetmek mümkün iken dikkat ve özen gösterme yükümlülüğünün beklenemeyeceği hallerde kusurdan bahsedilemeyecektir.

 

Tıbbi Malpraktis Tazminat Davası Nedir?

Tıbbi bir müdahalede malpraktisten söz edebilmek için tıbbi standartların uygulanmaması gerekir. Söz konusu tıbbi müdahalede standartın uygulanamaması farklı şekillerde görülmektedir. Bunlar:

  • Hastalığın teşhisi aşamasında hata
  • Uygulanacak olan tıbbi müdahalenin yani uygulanacak olan tedavinin yanlış, eksik veyahut hatalı olarak uygulanması
  • Müdahaleden sonra gerekli bakımın gerçekleştirilmemesi

 

Bahsedilen bu durumlar için, tıbbi müdahalelerde standart uygulamanın ihlal edildiğinden söz edilebilir.

Malpraktis durumunda hekimin hukuki, cezai ve idari sorumluluğu söz konusudur. Yanlış tıbbi tedavi sonucunda tazminat hastaya ödenmektedir. Ancak tıbbi müdahale sonucunda hastanın ölmesi durumunda, hasta yakınları tarafından da tazminat talep etme hakları doğacaktır.

 

Maddi Tazminat

Yanlış tedavi sonucunda oluşan zararlardan dolayı hastanın maddi tazminat talep etme hakkı doğacaktır. Örneğin, yanlış tedavi sonrası hastanın sonradan tekrar tıbbi müdahaleye maruz kalması ya da uğramış olduğu zarar sebebiyle kazanç kaybı ve efor kaybı sonucunda hükmedilecek tazminat türü maddi tazminattır. Maddi tazminata hükmedilebilmesi için zararın ispat yükü, Borçlar Kanunu 50. maddesi gereği, hastaya aittir. Zarar gören, zararı ve zarar verenin kusurunu ispatlamak zorundadır.

 

Manevi Tazminat

Hastanın kişisel özelliklerinde, manevi değerlerinde meydana gelen bir zararın veya eksilmenin söz konusu olduğu durumlarda hükmedilen tazminat türüdür. Tıbbi müdaheleden dolayı bir zarar durumunun tespiti için mahkemeler bilirkişi ataması yapmaktadır.

 

Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 02.06.2014 tarihli ve 2014/13028 Esas  2014/16993 Kararında “… Mahkemece, kusur tespiti açısından, Diş Hekimliği Fakültesi’nce oluşturulan bilirkişi raporunun sonuç kısmında  “Diş hekimi ilgili vakada kök ucu rezeksiyon kararını doğru şekilde vermiş olup,  ameliyat tekniğini tam olarak uygulamamıştır” denilmekteyse de, rapor içeriğinden dişlerin kök uçlarının durumunun tam olarak yorumlanabilmesi için periapikal röntgenlere veya ileri radyolojik tekniklere ihtiyaç duyulduğunun belirtildiği, mevcut raporun davalının kusurunu aydınlatmaya yeterli açıklıkta düzenlenmediğine”  beyan ederek  tıbbi müdahalede bulanan kişilerin sorumluluğunun tespit edilmesine vurgu yapar.

 

Malpraktis Davalarında Görevli ve Yetkili Mahkeme

Malpraktis sonucunda bağımsız çalışan hekimler, şirket veya gerçek kişilerin işlettiği özel hastanelere karşı açılacak davalar Tüketici Mahkemelerinde görülür.

Kamuya ait hastane ve kuruluşlarda gerçekleştirilmiş olan müdahale sonucu açılacak olan malpraktis davaları İdare Mahkemelerinde görülür.

Malpraktis davalarında yetkili mahkeme ise Hukuk Muhakemeleri Kanunu gereği davalının yerleşim yeri mahkemesi ya da haksız tedavinin uygulandığı yer mahkemesi de yetkilidir.

 

Komplikasyon Nedir?

Tıp literatüründe komplikasyon, bir hastalık mevcutken yeni bir hastalığın veya sorunun eklenmesi olarak tanımlanabilir. Söz konusu yeni hastalığın veya sorunun gerçekleşmesi, uygulanmış olan ilaç tedavisinin yahut cerrahi müdahalenin gerçekleşmesiyle olur.

Komplikasyon sonucunda hekimlere kusur yüklenemeyeceğinden hekimin herhangi bir sorumluluğu bulunmamaktadır. Hekim veya sağlık kuruluşlarına bir kusurun yüklenmediği bu durumlar için komplikasyondan bahsedilebilir.

Komplikasyon halinde; standartlara uygun olarak tıbbi müdahalenin gerçekleştirilmiş olduğu, gerekli tetkik ve tedbirlere rağmen meydana gelen sapma ve zararların kaçınılmaz olmasından söz edilir. Hekim tarafından gerçekleştirilmiş olan müdahalenin uygun olmadığı durumlarda dahi oluşan sapma veya zararlar öngörülebilir nitelikte bulunmuyor ise hekimin yine bu hususta bir sorumluluğu bulunmamaktadır.

 

Malpraktis Dava Dilekçesi

Örnek bir malpraktis dava dilekçesi aşağıdaki gibi sunulmuştur.

 

…………….. ASLİYE HUKUK  MAHKEMESİNE

(TÜKETİCİ MAHKEMESİ SIFATIYLA)

 

DAVACI:         Davacının Adı ve Soyadı (T.C. No:………..)
Davacının Açık Adresi

VEKİLLERİ: Davacı Avukat(lar)ının Ad ve Soyadları

DAVALI:         Davalının (Davalı şirketin) Adı
Davalının Açık Adresi, Davalının Vergi Numarası

H.E.D.:            ……. TL
KONU:            Yanlış tedaviden kaynaklı maddi ve manevi tazminat talebimizden ibarettir.

 

AÇIKLAMALAR

OLAY ÖZETİ

Müvekkil …. yılında geçirmiş olduğu bisiklet kazası sonucu sakat kalmış ve koltuk değneklerinin yardımıyla yürüyebilir hale gelmiştir.

Müvekkil, yürümesini zorlaştıran sakatlığın tedavisi için ../../…. tarihinde ……………. Hastanesi’nde davalı doktor ile görüşmüş, müvekkilin kalçasına takılacak platin sayesinde koltuk değnekleri olmaksızın yürüyebileceğini ve bunun için bir dizi ameliyat yapılması gerektiğini söylemiştir. Davalı, müvekkilimi tedaviye ikna etmek için yapılacak ameliyatlarda herhangi bir risk olmadığını da beyan etmiştir. Bunun üzerine de müvekkil ameliyat olmayı kabul etmiştir.

Yapılan ameliyatlardan sonra müvekkil hastaneden taburcu edilmiş ancak uzun süre geçmesine rağmen ayağının üzerine basamaz hale gelmiştir. Sonrasında müvekkil ……………. Hastanesi’ne giderek tedavi olmuş, mevcut durumunda herhangi bir iyileşme olmamıştır. (EK 1) Bu süreçte müvekkil, davalı doktoruyla görüşmeye çalışmış lakin davalı doktor müvekkille görüşmekten kaçınmıştır.

Müvekkilin platinlerinde kireçlenme olduğundan davalı doktor ile görüşmüş, davalı doktor müvekkili tekrar ameliyat etmiştir. Bu ameliyat sonrası müvekkilin ayağı morarmaya başlamış olup ………. Hastanesi’ne sevk edilmiştir. (EK 2) Sevk edildiği bu hastanede müvekkilin bacağı diz bölgesinden itibaren kesilmiş ve yoğun bakıma kaldırılmıştır. Yoğun bakımda kan ihtiyacı doğmuş ancak uygun kan bulunamadığından ………… Hastanesi’ne sevk edilmiştir. (EK 3) Müvekkilin son sevk edildiği bu hastanede yapılan tedavide sol ayağı kalçadan itibaren kesilmiş ve yaklaşık 2 ay yoğun bakımda kalmıştır.
Olay sonrası davalı doktor hakkında suç duyurusunda bulunmuş, ………….. Cumhuriyet Başsavcılığı …./….. soruşturma nolu dosyasında tahkikata devam edilmektedir.

 

KUSUR DURUMU

Davalı Doktor Yönünden

Davalı doktor müvekkilin ayak kesilmesinden kaynaklı olarak yanlış tedavi uygulamasında tam kusurludur. Şöyle ki; ………………………………………………………………………………………………………………………….

Hukukumuzda tıbbî faaliyetinin kusurlu ifası (malpraktis); bilgisizlik, deneyimsizlik ya da ilgisizlik nedeniyle bir hastanın zarar görmesidir. Hal böyle olunca yukarıda açıklanan nedenlerle davalının yanlış tedavisinden kaynaklı müvekkilin ağır kayıp yaşadığı bir gerçektir. Müvekkilin yaşadığı tüm bu durumlarına müvekkilin annesi tanık olup, davanın ilerleyen aşamalarında tanık olarak dinletilecektir.

“Bölge Adliye Mahkemesince aydınlatılmış onama formunda davacıya bilgilendirmenin yapıldığı belirtilmiş ise de; davacıdan alınan 12/06/2011 tarihli aydınlatılmış onam formunda davacı tarafından yazılıp paraf edilmesi gereken kısımların boş olduğu, komplikasyonlar arasında “nadir olarak burun tıkanıklığının tekrarlaması nedeniyle ileride başka bir ameliyat gerekebilir.” aydınlatması dışında, davacının şikayetlerini kapsayan bir aydınlatmanın yerine getirilmediği, aynı aydınlatılmış onam formunu imzalayan hekimin ise, davalı … değil dava dışı … olduğu, 08/05/2013 tarihli ikinci operasyon için ise, aydınlatılmış onam formu bulunmadığı anlaşılmıştır. Bu haliyle aydınlatmanın da yeterli olduğundan söz edilemez.” (T.C YARGITAY 6. Hukuk Dairesi Esas: 2021 / 4602 Karar: 2022 / 3189 Karar Tarihi: 08.06.2022)

Davalı Şirket Yönünden

Davalı şirket özel hastanenin işleteni konumunda olup hukuki sorumluluğu vardır. Şöyle ki; …………………………………………………………………………………

 

ZARAR

1.  Maddi Zarar

Müvekkil ayak kesilmesinden kaynaklı iş gücü kaybına uğramış olup uzun bir süre hastanede kalmıştır. Müvekkil ameliyat olduğu hastanede ve tedavi gördüğü diğer hastanelerde tedavi masrafında bulunmuş ve maddi olarak zarara uğramıştır. Bu nedenle müvekkilin ameliyat öncesi iş ve kazanç kaybına, ameliyat sonrası ise sürekli iş göremezlik zararının doğduğu izahtan varestedir.

2. Manevi Zarar

Müvekkil ayak kesilmesi sonucunda manevi olarak yıpranmış ve zor günler geçirmiştir. Yanlış tedaviden dolayı ayağı kesilen müvekkil psikolojik olarak zor günler geçirmiş, elem ve ızdırabı gittikçe artmıştır. Müvekkil annesiyle beraber yaşamakta olup ameliyat öncesi annesinin bakım ve ihtiyaçlarını karşılamaktaydı. Ancak ameliyat sonrası annesi müvekkilin desteğinden yoksun kalmış, bu nedenle müvekkil ve annesi manevi ve psikolojik olarak yıpranmıştır.

 

ARABULUCULUK

Mevcut davayı açmadan önce müvekkil ile davalılar arasındaki sözleşme ilişkisi tüketici işlemi olduğundan arabuluculuk bürosuna başvuru yapılmış, arabuluculuk sürecinde taraflar anlaşamamış olup anlaşamama şeklinde düzenlenen son tutanak ekte sunulmuştur. (EK 4)

 

ADLİ YARDIM

Davacı müvekkil davaya konu olay sebebi fiziksel olarak engele sahip olması, bu engeli sebebi ile iş bulmakta zorluk yaşaması, ve UYAP web sorgularında belirli olduğu üzere kendisi üzerine kayıtlı herhangi malvarlığı bulunmadığından adli yardım talebimizin kabulüne karar verilmesini saygılarımla talep ederim.

 

HUKUKİ DELİLLER:

  • ………….. Cumhuriyet Başsavcılığının …./….. nolu soruşturma dosyası
  • Tanıklar
  • Bilirkişi incelemesi
  • Keşif
  • İsticvap
  • Yemin
  • Arabuluculuk son tutanağı
  • Ve her türlü delil

 

SONUÇ VE İSTEM:

  • Yukarıda kısaca açıklanan ve re’sen göz önüne alınacak sebeplerle, mahkemeniz tarafından yeni bilirkişi incelemesi yapılarak davalıların kusur incelemesinin yapılmasına,
  • Müvekkil Hasan Gürgen için sürekli iş göremezlik (efor kaybı), iş ve kazanç kaybı ve tedavi giderlerinden dolayı maddi tazminat olarak fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak ve ileride arttırılmak üzere HMK 107. Maddesi uyarınca belirsiz alacak olarak ………. TL tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline,
  • Müvekkilin elem ve ızdırabını bir nebze olsun gidermek için …………. TL manevi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline,
  • Yukarıda açıklanan nedenlerle ADLİ YARDIM talebimizin kabulüne,
  • Yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı taraflara yükletilmesine karar verilmesini saygılarımla talep ederim. ../../….

Davacı Vekili

Davacı Vekilinin Ad, Soyad ve İmzası

EKLER:

  1. …………….. Hastanesi tedavi evrakları
  2. …………….. Hastanesi tedavi evrakları
  3. …………….. Hastanesi tedavi evrakları
  4. Arabuluculuk son tutanağı
  5. Vekaletname

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir