idari gözetim hakkında bilinmesi gereken hususlar nelerdir

İdari gözetim, sınır dışı edilecek yabancıların belirli yasal koşullar altında, işlemler tamamlanana kadar idari kararla Geri Gönderme Merkezlerinde (GGM) tutulmasıdır. Bu doğrultuda; idari gözetime ilişkin temel usul ve esaslar, 6458 sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu m. 57 vd. hükümlerinde (YUKK) düzenlenmiştir. Bu durumda; kişilerin aklına idari gözetim nedir, idari gözetim süresi ne kadardır veya idari gözetim kararına itiraz nasıl yapılır sorularını getirmektedir. Diğer taraftan; hukuki süreçte idari gözetim kararı durumu gündeme gelebilmektedir. Bu durum da, sınır dışı (deport) konusunu etkileyecektir.

Bu sebeple; bu yazımızda idari gözetim nedir?, idari gözetim nedenleri nelerdir?, idari gözetim süresi ne kadardır? vb. birçok soruya cevap vereceğiz. Ayrıca; idari gözetim kararı, idari gözetim altındaki haklar, avukat desteği vb. birçok konuyu açıklayacağız. Dolayısıyla; idari gözetime ilişkin konular detaylı bir şekilde ele alınarak bu önemli hukuki tedbir farklı yönleriyle incelenmiş olacaktır.

Ayrıca; idari gözetim ve yabancılar hukuku hakkında detaylı bilgi almak için web sitemizdeki makalelerimizi inceleyebilirsiniz. Dilerseniz de, uzman yabancılar hukuku avukatları ile iletişime geçerek hukuki danışmanlık alabilirsiniz.

 

İdari Gözetim Nedir?

İdari gözetimin yasal dayanağı YUKK m. 57/2’dir. Yazının giriş kısmında da belirttiğimiz gibi; idari gözetim, yabancıların belirli koşullarda genellikle haklarında verilen sınır dışı (deport) kararının icrası beklenirken, özgürlüklerinden yoksun bırakılmasıdır. Bu kapsamda; idari gözetim, yabancıların ülkeye girişleri, kalışları ve çıkışlarına ilişkin idari süreçlerin bir parçası olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu doğrultuda; idari gözetim Türk yabancılar hukukunun önemli bir boyutunu teşkil eden bir uygulamadır. Çünkü; idari gözetim, kişinin özgürlüğünden yoksun bırakılması sonucunu doğurmaktadır. Bu sebeple; temel hak ve özgürlükleri doğrudan kısıtlayıcı niteliktedir.

İdari gözetim mevzuatta doğrudan tanımlanmamıştır. Ancak; kanun koyucu, idari gözetimin hangi durumlarda uygulanabileceğini, usulünü, süresini ve sonuçlarını detaylı olarak düzenleyerek kavramın hukuki çerçevesini çizmektedir. Bu çerçeveden hareketle, hukuki (yasal) niteliğine göre bir tanım yapmak gerekirse: idari gözetim, haklarında sınır dışı kararı alınan veya alınması değerlendirilen yabancılardan, kanundaki gerekçelerden bir veya birkaçının mevcut olması halinde, sınır dışı işlemlerinin tamamlanması amacıyla veya diğer yasal zorunluluklar sebebiyle, valilik kararıyla bu kişilerin belirlenmiş geri gönderme merkezlerinde idari bir tedbir olarak tutulmasıdır (YUKK m. 57). Bu doğrultuda; idari gözetimin hukuki niteliği idari tedbirdir. Çünkü; idari gözetimde korunan hukuki değer, kamu düzeni ve kamu güvenliğidir. Dolayısıyla, kişi hürriyeti ve güvenliğini tehdit eden bir kurumdur. Ancak; Türk hukuk sisteminde bireylerin kişi hürriyeti ve güvenliği hakkına büyük önem taşımaktadır (AY m. 19).

Bu sebeple; kanun koyucu, 6458 sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu’nda “Kalış ve Çıkış” kısmının “Sınır Dışı Etme” bölümünde düzenlenmiştir. Böylece, bir kimsenin sınır dışı edilmesi sürecinde özgürlüğünün kısıtlanması, Türk hukuk sisteminde idari gözetim olarak tanımlanmış ve belirli şartlara ve usullere bağlanmıştır. Kanun koyucu, mevzuatta idari gözetimi düzenleyerek temelde kamu düzeninin, kamu güvenliğinin veya kamu sağlığının korunmayı amaçlamaktadır. Çünkü; idari gözetimde kanun koyucunun sınır dışı etme kararı alınan yabancının kaçmasını ve kaybolmasını engelleyerek sınır dışı işlemlerinin etkin bir şekilde yürütülmesini hedeflemektedir. Böylece,  bu süreçte kamu düzeni ve güvenliğine yönelik olası risklerin bertaraf etmektedir. Ayrıca; yabancıyla ilgili gerekli işlemlerin (örneğin kimlik tespiti, seyahat belgelerinin temini vb.) tamamlanabilmesi için kişinin belirli bir süre yetkili makamların kontrolü altında tutulmasını da hedeflemektedir.

 

İdari Gözetimin Mevzuatı Nedir ? / İdari Gözetim Nerede Düzenlenmiştir?

Türkiye’de “idari gözetim” kavramı, genellikle yabancılar hukuku bağlamında, sınır dışı edilmek veya geri gönderilmek üzere olan yabancıların belirli merkezlerde tutulmasını ifade etmektedir. Bu konudaki temel mevzuat şunlardır:

  • 6458 sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu (YUKK): İdari gözetime ilişkin usul ve esasları düzenleyen temel kanundur.
  • Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanununun Uygulanmasına İlişkin Yönetmelik: Bu yönetmelik, YUKK’da yer alan hükümlerin nasıl uygulanacağına dair daha detaylı usul ve esasları belirlemektedir. İdari gözetimle ilgili süreçler, geri gönderme merkezlerinin işleyişi gibi konularda ayrıntılı düzenlemeler içermektedir.
  • Anayasa: Türkiye Cumhuriyeti Anayasası, kişi hürriyeti ve güvenliğini güvence altına almaktadır (AY m. 19). İdari gözetim, bu temel hakka bir müdahale niteliğindedir. Bu sebeple; sadece kanunla öngörülen ve Anayasa’ya uygun şartlarda uygulanabilmektedir.
  • Uluslararası Sözleşmeler: Türkiye’nin taraf olduğu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) gibi uluslararası sözleşmeler, özellikle özgürlük ve güvenlik hakkı, idari gözetim uygulamasının sınırlarını ve hukuka uygunluk denetimini etkileyen önemli kaynaklardır (AİHS m. 5).

Özetle, idari gözetimin temel yasal dayanağı 6458 sayılı YUKK’dır. Uygulamanın detayları ise, ilgili yönetmelik ve diğer alt düzenlemelerle belirlenmiştir. Anayasa ve uluslararası sözleşmeler de bu alandaki temel güvenceleri oluşturur.

 

İdari Gözetimin Şartları Nelerdir?

İdari gözetim tedbirinin belirli bir yabancıya, belirli bir zamanda uygulanabilmesi için gerçekleşmesi gereken ön gerekliliklerdir. Bu doğrultuda; kanunda “şart” veya “koşul” olarak ifade edilmektedir. Bu şartlar (koşullar), idari gözetimin “uygulanabilirlik” zeminini oluşturmaktadır. Yani, bu şartlar (koşullar) gerçekleştiğinde, idari gözetim tedbirine başvurabilmektedir.

 

Bu doğrultuda; idari gözetim şartlarını (koşullarını) maddi ve usuli şartlar olarak 2 ana başlık altında inceleyebiliriz.

  1. Maddi Şartlar (Koşullar): İdari gözetimin içeriğine, sebebine ve konusuna ilişkin olan, hukuki sonucun doğması için gereken esasla ilgili koşullardır. Yani, “neden” bu kararın alınabileceğini belirleyen, kişinin durumuyla ilgili, kanunda açıkça belirtilmiş somut gerekçelerdir. İdari gözetimde maddi şartlar, yabancının kanunda sayılan hangi duruma (örneğin kaçma şüphesi) uyduğunu ifade etmektedir.
    1. Yabancının durumuyla ilgili olmalı
    2. Kanun koyucunun  kanunda saydığı hallerden en az birinin varlığı olmalı (YUKK  m. 57/2 veya 68).
  2. Usuli (Koşullar): İdari gözetimin yapılış şekline, izlenmesi gereken yönteme, yetkiye ve biçime ilişkin koşullardır. Kararın “nasıl” alınması gerektiğini, kimin alacağını, hangi prosedürlerin takip edileceğini ve hangi şekil kurallarına uyulacağını belirlermektedir. Maddi şartlar mevcut olsa bile, usuli şartlara uyulmadan alınan bir karar hukuka aykırı hale gelmektedir.
    1. Geçerli bir sınır dışı etme kararının bulunması (YUKK m. 57).
    2. Alternatif tedbirlerin değerlendirilmiş ve yetersiz görülmüş olması.
    3. Yetkili makam olan aliliğin karar vermesi.
    4. Orantılılık ilkesine uyulması.
    5. Kararın usulüne uygun tebliğ edilmesi.

 

İdari Gözetimin Ceza Koruma Tedbirlerinden Farkı Nedir?

Hem idari gözetim hem de gözaltı veya tutuklama gibi ceza koruma tedbirleri, bireyin özgürlüğünü kısıtlama sonucunu doğurmaktadır. Buna rağmen, idari gözetimin ceza hukuku kurumlarından olan koruma tedbirlerinden ayrışması oldukça önemlidir. Özellikle; gözaltı veya tutuklama gibi koruma tedbirlerinde ayrıştırılması büyük önem taşımaktadır. Çünkü; benzerliklere rağmen, hukuki nitelikleri, dayandıkları sebepler, uygulama amaçları ve tabi oldukları yasal rejimler açısından aralarında köklü farklar bulunmaktadır. Bu farkları anlamak, idari gözetimin ceza hukuku kurumlarından ayrı ve kendine özgü niteliğini kavramak zorunludur. Bu doğrultuda; idari gözetim ile ceza koruma tedbirleri (gözaltı, tutuklama vb.) arasındaki temel farklar şunlardır:

 

Amaç ve Dayanak Açısından Farklılık

İdari gözetimin temel amacı, bir suç isnadına dayanmadan, öncelikle kamu düzenini ve güvenliğini sağlamak veya yabancılarla ilgili sınır dışı etme gibi idari süreçlerin etkin yürütülmesini güvence altına almaktır. Bu tedbirin dayanağı, kişinin yabancı statüsünden kaynaklanan ve mevzuatta belirtilen kaçma şüphesi veya kamu düzenine tehdit gibi idari risklerdir.

Buna karşılık, gözaltı ve tutuklama gibi ceza koruma tedbirleri, işlendiği iddia edilen bir suçla ilgili yürütülen ceza soruşturma veya kovuşturmasının selameti için uygulanır; delillerin karartılmasını, şüphelinin/sanığın kaçmasını veya başkaları üzerinde baskı kurmasını engelleme gibi Ceza Muhakemesi Kanunu’nda (CMK) sayılan amaçlara hizmet etmektedir. Bu sebeple; temelinde mutlaka bir “suç şüphesi” bulunmaktadır.

 

Hukuki Çerçeve ve Yetkili Makam Açısından Farklılık

Hukuki çerçeve ve yetkili makam açısından bakıldığında; idari gözetim, idare hukuku ve özel olarak yabancılar hukuku kurallarına tabidir. Bu sebele; karar verme yetkisi valilik gibi idari bir makama aittir. Ayrıca; kararın hukuka uygunluk denetimi sulh ceza hakimliğinin idari işlemin denetimi kapsamında yapılmaktadır. Ancak; bu süreç bir ceza yargılaması niteliği taşımamaktadır.

Ceza koruma tedbirleri ise tamamen CMK çerçevesinde düzenlenmektedir. Bu sebeple; adli makamların yetkisindedir. Gözaltı kararı  cumhuriyet savcısı, tutuklama kararını ise mutlaka bir sulh ceza hakimi CMK’daki sıkı usul ve şartlara göre verilir ve süreç bütünüyle adli makamların kontrolü altında ilerlemektedir.

 

Niteliği ve Hukuki Sonuçları Açısından Farklılık

İdari gözetim, cezalandırıcı bir nitelik taşımamakta, idari bir “tedbir” olarak uygulanmaktadır. Bu tedbir, kişinin bir suç işlediği anlamına gelmemekte veya böyle bir ön kabulü yansıtmamaktadır. Sonuçları daha çok kişinin idari statüsüyle, yani ülkede kalışı veya sınır dışı edilmesiyle ilgili olmaktadır. Dolayısıyla; herhangi bir adli sicil kaydı oluşturmamaktadır.

Ceza koruma tedbirleri ise, bir suç isnadıyla doğrudan bağlantılı olmakta ve ceza adalet sisteminin ayrılmaz bir parçasını oluşturmaktadır. Bu tedbirler, kişinin suç işlediğine dair belirli bir şüphe düzeyini (gözaltı için makul, tutuklama için kuvvetli şüphe) yansıtmaktadır. Devam eden ceza soruşturması ve kovuşturmasıyla doğrudan ilişkili olan bu tedbirler, mahkumiyet halinde adli sicile işlenebilecek ciddi hukuki sonuçlar doğurabilmektedir.

 

İdari Gözetim Kararı Nedir?

İdari gözetim kararı, yetkili idari makamın ilgili mevzuat hükümlerine dayanarak verdiği resmi bir idari işlem niteliği taşımaktadır. Bu sebeple; idari gözetim kararı, adli bir yargılama sonucu verilen bir mahkumiyet veya tutuklama kararı değildir. tamamen idare hukuku prensipleri çerçevesinde şekillenmektedir. Dolayısıyla, kararı veren merci ve kararın hukuki niteliği idari kimlik göstermektedir.

Bu karar, hakkında sınır dışı etme işlemi yürütülen veya bu yönde kuvvetli şüphe bulunan bir yabancının mevzuatta belirtilen gerekçelerle özgürlüğünün kısıtlanmasına ve belirlenen bir geri gönderme merkezinde idari makam kontrolü altında tutulmasına hükmetmektedir. Kararın temel etkisi, bireyin serbest dolaşım hakkını geçici olarak askıya almakta ve belirli bir yerde kalmasını zorunlu kılmaktadır. Bu yönüyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkına doğrudan bir müdahale oluşturmaktadır.

İdari gözetim kararının içeriği, temel olarak hakkında karar verilen yabancının kimlik bilgilerini, kararı veren yetkili idari makamı ve kararın dayandığı yasal düzenlemeyi kapsamaktadır. Kararın en önemli bölümünü oluşturan gerekçe kısmında, yabancının kanunda sayılan hangi somut sebeplere dayanarak idari gözetim altına alındığı ayrıntılı olarak açıklanmaktadır. Bununla birlikte; yabancının tutulacağı geri gönderme merkezinin adı ile karara karşı başvurulabilecek hukuki yollar başvuru süresi ve avukat yardımından yararlanma hakkı gibi temel usuli güvenceler hakkında zorunlu bilgiler de yer almaktadır.

 

İdari Gözetim Kararını Kim Alabilir?

Türkiye’de yabancılar hakkında idari gözetim kararı alma yetkisini, kanun koyucu açıkça ve münhasıran valiliklere verilmektedir. Başka herhangi bir idari veya adli makamın, mevzuat kapsamında doğrudan idari gözetim kararı alma yetkisi bulunmamaktadır. Bu yetki, kanunun valiliklere yüklediği özel bir görev ve sorumluluk olarak tanımlanmaktadır.

İdari gözetim kararı alma yetkisinin valiliklere verilmesinin temel sebebi, valiliğin ildeki en yüksek idari otorite olarak kamu düzeni, kamu güvenliği ve kanunların uygulanmasından sorumlu olmasıdır. Yabancılarla ilgili işlemler de İçişleri Bakanlığı’na bağlı olarak bu sorumluluk kapsamında yürütülmektedir. Yabancının statüsü, ülkede kalışı, sınır dışı edilmesi gibi konuları ve bu süreçlerde ortaya çıkabilecek riskleri değerlendirip yönetmek doğrudan valiliğin görev alanına girmektedir. Dolayısıyla, hem idari sürecin etkinliğini sağlamak hem de kamu menfaatini korumak amacıyla bu hassas kararı alma yetkisi, ildeki genel idarenin başı ve yabancılarla ilgili işlemlerin yürütülmesinden sorumlu olan valiliğe bırakılmaktadır.

İdare hukukunun temel ilkelerinden biri, kanunla açıkça yetki verilmedikçe idari makamların kendilerine verilen yetkileri başka bir makama devredememesidir. Bu doğrultuda, mevzuatta idari gözetim kararı verme yetkisinin valilik tarafından alt birimlere devredilebileceğine dair açık bir hüküm bulunmamaktadır. Ancak; uygulamada, idari gözetim kararlarının İl Göç İdaresi Müdürlükleri (İGİM) tarafından hazırlandığı ve bazen kararların İl Müdürü, Geri Gönderme Merkezi (GGM) Müdürü veya başka bir görevli adına düzenlendiği, valilik onayının veya imzasının ise net olarak görülemediği durumlarla karşılaşılabilmektedir. Kanunun açıkça valiliği yetkilendirmesi  ve idare hukukundaki genel ilkeler, temel hakları (özgürlük gibi) doğrudan etkileyen kararların yetkili makam tarafından bizzat veya usulüne uygun bir yetki devri ile alınmasını gerektirmektedir. Bu noktada; yasal düzenleme ile fiili uygulama arasında potansiyel bir farklılık olabileceği ve kararların yetkili makam olan vali veya onun usulüne uygun olarak yetkilendirdiği bir merci tarafından imzalanıp onaylanmadığı durumlarda, kararın yetki unsuru bakımından hukuka aykırılığı iddiasıyla dava konusu edilebileceği değerlendirilmektedir.

 

Kimler Hakkında İdari Gözetim Kararı Alınabilir?

Mevzuata göre; valilik, sınır dışı etme kararı alınmış kişilerden şu niteliklere sahip olan hakkında idari gözetim kararı vermektedir (Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu, m. 57/2, c.1):

  • Kaçma ve kaybolma riski bulunanlar,
  • Türkiye’ye giriş veya çıkış kurallarını ihlal eden, sahte ya da asılsız belge kullananlar,
  • Kabul edilebilir bir mazereti olmaksızın Türkiye’den çıkmaları için tanınan sürede çıkmayanlar,
  • Kamu düzeni, kamu güvenliği veya kamu sağlığı açısından tehdit oluşturanlar

Kimler hakkında idari gözetim kararı alınacağı aşağıdaki tablodaki gibi özetlenebilir:

Gerekçe (YUKK Madde 57/2) Açıklama ve Yorum Yargısal Yaklaşım ve Önemli Hususlar
a) Kaçma ve Kaybolma Riski Bulunanlar Yabancının sınır dışı işlemleri tamamlanmadan ortadan kaybolma ihtimali. Sabit adres yokluğu, işbirliği yapmama, geçmiş kaçma girişimi gibi faktörler değerlendirilir. Somut, bireysel gerekçe zorunlu. Sadece sınır dışı kararının varlığı yeterli değil. İdarenin riskin neden var olduğunu delilleriyle göstermesi gerekir.
b) Türkiye’ye Giriş veya Çıkış Kurallarını İhlal Edenler Yasa dışı giriş/çıkış veya teşebbüs. Genellikle fiili durumun tespiti yeterlidir. Ancak sığınmacıların durumu özel değerlendirme gerektirebilir (bkz. Gerekçe c).
c) Sahte ya da Asılsız Belge Kullananlar Giriş, vize, ikamet izni vb. işlemlerde sahte/tahrif edilmiş belge kullanımı. TCK kapsamında suç teşkil edebilir. Sığınmacılar için Cenevre Söz. Madde 31 (cezalandırmama ilkesi) ile potansiyel çelişki. YUKK’ta açık istisna yok. Kullanılan belgenin niteliği ve kasıt önemli olabilir.
ç) Tanınan Sürede Türkiye’den Çıkmayanlar (Mazeretsiz) “Terke davet” süresi (15-30 gün) içinde geçerli mazeret olmaksızın ülkeden ayrılmama. Bazı gruplara süre tanınmaz. “Kabul edilebilir mazeret” tanımı belirsiz. İdareye geniş takdir yetkisi tanıyor, keyfilik riski var. İspat yükü yabancıda.
d) Kamu Düzeni, Kamu Güvenliği veya Kamu Sağlığı Tehdidi Geniş kapsamlı gerekçe. Terör, organize suç bağlantısı, ciddi adli suçlar. Bulaşıcı hastalıklar (kamu sağlığı). Güvenlik kodları (örn. G-87) tek başına yetersiz. Somut eylem veya delil gerektirir. Soyut iddia veya kod yeterli değil. Ceza hukuku süreçleriyle iç içe geçme ve ceza muhakemesi güvencelerinin zayıflaması riski.

 

İdari Gözetim Personeli Ne İş Yapar?

İdari gözetim personeli, öncelikle GGM tutulan yabancıların güvenliğini ve merkezin genel düzenini sağlamakla yükümlü bulunmaktadır. Bu kapsamda, merkez içindeki giriş-çıkışları kontrol etmekte, yabancıların birbirleriyle veya personelle olan ilişkilerinde düzeni sağlamakta ve olası güvenlik risklerine karşı önleyici tedbirler almaktadır. Personel, merkezin fiziki koşullarının güvenli ve düzenli kalmasını temin etmek için sürekli gözetim yapmaktadır.

İkinci olarak, bu personel idari gözetim altındaki yabancıların temel insani ihtiyaçlarının karşılanması ve haklarının korunması yönünde görev yapmaktadır. Yabancıların barınma, beslenme, temizlik ve sağlık hizmetlerine erişimini koordine etmekte, avukatları, yakınları veya konsolosluk yetkilileriyle görüşme taleplerini kolaylaştırmakta ve merkezdeki yaşam koşullarının standartlara uygun olmasını sağlamaya çalışmaktadır. Yabancıların şikayet ve taleplerini ilgili birimlere iletmek de görevleri arasında yer almaktadır.

Son olarak, idari gözetim personeli, yabancıların merkezdeki idari süreçlerini takip etmekte ve gerekli kayıtları tutmaktadır. Yabancıların merkeze kabulü, kimlik tespiti, parmak izi alınması gibi işlemleri yürütmekte; sınır dışı etme veya serbest bırakılma gibi işlemlerle ilgili olarak Göç İdaresi Başkanlığı ve diğer ilgili kurumlarla koordinasyon içerisinde çalışmaktadır. Bu personel, tüm süreçlerin yasal mevzuata uygun ilerlemesini desteklemektedir.

 

İdari Gözetimdeki Haklar Nelerdir?

İdari gözetim altında tutulan yabancılar, ilgili mevzuat uyarınca çeşitli haklara sahip bulunmaktadır. Bu haklar, kişinin özgürlüğünün kısıtlandığı bu süreçte insani muamele görmesini ve yasal güvencelerden yararlanmasını amaçlamaktadır.

Yabancılar, öncelikle idari gözetime alınma nedenleri, karara itiraz etme usulleri ve süreleri hakkında anladıkları bir dilde veya tercüman aracılığıyla bilgilendirilmektedir. Kendilerine, avukat tarafından temsil edilme hakkı tanınmakta, maddi imkanı yoksa Baro tarafından ücretsiz avukatlık hizmeti sağlanması talep edilebilmektedir. Yabancılar, idari gözetim kararına karşı Sulh Ceza Hakimliği’ne başvurarak itiraz etme hakkını kullanabilmektedir.

Ayrıca, idari gözetim altındaki yabancılar yakınları, yasal temsilcileri, avukatları ve vatandaşı oldukları ülkenin konsolosluk yetkilileri ile iletişim kurma ve görüşme hakkına sahip bulunmaktadır. Acil ve temel sağlık hizmetlerinden ücretsiz olarak yararlanmaktadır. Geri Gönderme Merkezlerinde sağlanan barınma, beslenme ve hijyen gibi temel ihtiyaçları karşılanmaktadır. Özel ihtiyaçları olan (çocuklar, hamileler, engelliler, işkence mağdurları vb.) kişilerin durumları ayrıca dikkate alınmaktadır.

 

İdari Gözetimde Avukat Desteği Gerekli midir?

Türk hukukunda, idari gözetim altına alınan yabancılar için avukat bulundurma zorunluluğu her aşamada bulunmamaktadır. Fakat; avukata erişim ve onunla temsil edilme hakkı, temel bir hak olarak güvence altına alınmaktadır. İdari gözetim ve sınır dışı etme süreçleri, yabancılar hukuku alanında teknik bilgi ve uzmanlık gerektiren karmaşık işlemler içermektedir. Bu sebeple hukuki yardım alınması kişinin haklarını koruması açısından büyük önem taşımaktadır.

Bir avukat, idari gözetim altındaki yabancıya haklarını ve sürecin işleyişini anlatmakta, idari gözetim kararının hukuka uygun olup olmadığını değerlendirmektedir. Bu doğrultuda; karara karşı sulh ceza hakimliği nezdinde itiraz başvurusunu hazırlayıp takip etmektedir. Ayrıca; avukat, yabancının GGM’deki koşullarını takip etmekte, yetkili makamlarla iletişim kurmakta ve kişinin lehine olabilecek delilleri veya alternatif tedbirleri sunmaktadır.

Dolayısıyla; yasal olarak her durumda avukat atanması zorunlu değildir. Ancak; özgürlüğün kısıtlandığı ve sınır dışı edilme gibi ciddi sonuçları olabilen idari gözetim sürecinde, yabancının haklarını tam olarak anlaması, yasal yollara etkin bir şekilde başvurabilmesi ve adil bir muamele görmesi için avukat desteği fiilen büyük bir gerekliliktir. Ayrıca; idari gözetimde avukatın olması önemli bir güvence oluşturmaktadır. Diğer taraftan; maddi imkanı olmayan yabancılar için Barolar aracılığıyla adli yardım kapsamında ücretsiz avukat desteği de sağlanabilmektedir.

 

İdari Gözetim Kararına Karşı Yargı Yoluna Gidilebilir Mi?

Evet, idari gözetime alınan yabancılar veya yasal temsilcileri/avukatları, bu karara karşı yargı yoluna başvurabilmektedir. Çünkü; mevzuat idari gözetim kararının hukuka uygunluğunun bir hakim tarafından denetlenmesi imkanını tanımaktadır. Bu denetim, özgürlüğün kısıtlanması gibi ağır bir tedbirin keyfiliğe karşı korunmasını sağlamaktadır.

İdari gözetim kararı, idari gözetim süresinin uzatılması ve her ay düzenli olarak yapılan değerlendirmektedir. Sonuçları ise, gerekçesiyle birlikte yabancıya veya yasal temsilcisine ya da avukatına tebliğ edilmektedir. Ayrıca; idari gözetim altına alınan kişi bir avukat tarafından temsil edilmiyorsa, kendisi veya yasal temsilcisi kararın sonucu, itiraz usulleri ve süreleri hakkında bilgilendirilir (Yabancılar Ve Uluslararası Koruma Kanunu m. 57/5).

 

Geri Gönderme Merkezindeki İdari Gözetim Süresi Ne Kadardır?

GGM’deki idari gözetim süresi 6 ayı geçememektedir (Yabancılar Ve Uluslararası Koruma Kanunu m. 57/3,c.1).  Bu süre, yabancının kimlik tespiti, seyahat belgelerinin temini ve sınır dışı işlemlerinin yürütülmesi için öngörülen azami ilk periyodu ifade etmektedir. Yetkili makamlar bu süre zarfında işlemleri tamamlamaya çalışmaktadır.

Ancak; bu süre, şu hallerde en fazla 6 ay daha uzatılabilmektedir (Yabancılar Ve Uluslararası Koruma Kanunu m. 57/3,c.2).

  • Sınır dışı etme işlemlerinin yabancının iş birliği yapmaması
  • Ülkesiyle ilgili doğru bilgi ya da belgeleri vermemesi nedeniyle tamamlanamaması

Buradan da anlaşılacağı üzere; söz konusu haller sınır dışı etme işlemlerinin yabancının kendisinden kaynaklanan sebeplerdir. Böylece, bir yabancının idari gözetim altında kalabileceği toplam azami süre 12 ayı bulmaktadır. Bu uzatma kararı da yine gerekçeli olarak alınmakta ve ilgiliye tebliğ edilmektedir.

 

İdari Gözetim İle İlgili Mahkeme Kararları

Uyuşmazlık Mahkemesi, 2024/52 E.,  2024/165 K. sayılı kararı;

“…,İdari gözetim kararlarının itiraz merci Sulh Ceza Hakimlikleri ise de dava dilekçesinde izah edilen husus sulh ceza hakimlikliklerine verilen yetki ve denetim kapsamında bulunmamaktadır. Bu anlamda Mahkememizce karşı görevsizlik kararı verilmesi gerekmiştir… ”şeklindedir.

 

Anayasa Mahkemesi, 1.B., Abdulcelıl Elkallo, 2020/12454 B. No., 3.12.2020 T. sayılı kararı;

“… Ankara Valiliği İl Göç İdaresi Müdürlüğünce 2/1/2020 tarihinde başvurucu hakkında kamu düzeni açısından tehdit oluşturduğu gerekçesiyle sınır dışı etme ve altı ay süreyle idari gözetim kararı alınmıştır. Sınır dışı etme kararının gerekçesi olarak Ankara İl Emniyet Müdürlüğünün başvurucunun DEAŞ silahlı terör örgütüyle geçmişte bağlantısının bulunduğuna ve yabancı terörist savaşçı olduğuna ilişkin tespitleri gösterilmiştir.…” şeklindedir.

 

İdari gözetim süreçleri ve yabancılar hukuku ile ilgili daha fazla bilgi almak veya profesyonel destek almak isterseniz, büromuzdan online hukuki danışmanlık hizmeti alabilirsiniz. Alanında uzman avukatlarımız, sürecin her aşamasında yanınızda olacaktır.

 

Av. Zeynep ÜRÜŞAN

 

Sosyal Medyada Paylaş

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir