Boşanma davası sürerken taraflardan birinin karşı tarafa sözlü veya yazılı beyanda bulunarak evlilik birliğinin devam etmesini istemesi ve karşı tarafın da bu beyanı onaylaması üzerine boşanmada af olgusu gerçekleşmiş olur. Tabi önce af sayılan ve sayılmayan hallerin neler olduğunu bilmek gerekir. Bu makalede boşanmada af sayılan davranışlar incelenecek olup boşanmada af sayılan davranışları destekleyecek Yargıtay kararları sunulacaktır.
Boşanmada Af Sayılan Davranışlar Nelerdir?
Boşanmada af sayılan davranışlar nelerdir sorusuna bulunan cevaplarla birlikte Medeni Kanunun 161. maddesinde geçtiği gibi “Affeden tarafın dava hakkı yoktur.” beyanının geçerli olduğunu söylemek gerekir. Bunun yanında boşanma davası sırasında af iradesi gösterilir ise de dava düşer.
Boşanmada af sayılan davranışlar, eş hangi durumlarda affetmiş sayılır, hangi durumlar af niteliği taşımaz gibi soruları Yargıtay kararları çerçevesinde inceleyelim.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2016/13152 E., 2017/10906 K; “Affın kabul edilebilmesi için affı gösterir fiili bir tutum ve davranışın gerçekleşmiş olması gerekmekte olup ayrıca af olgusunu iddia edenin bunu somut delillerle kanıtlaması gerekir. Yapılan yargılama ve toplanan delillerden, tarafların yılbaşı günü çocukları için bir araya geldiği, hava muhalefeti nedeniyle davacı kadın ile davalı erkeğin aynı evde kaldığı taraf ve tanık beyanları ile sabit olup bu durum tarafların evlilik birliğini devam ettirmek üzere bir araya geldiğini göstermeye yeterli değildir. Bu durumda kusurlu davranışların affedildiği en azından hoşgörü ile karşılandığının kabulüne olanak bulunmamaktadır.” şeklindedir.
Bu karardan da görüleceği üzere af niteliği sayılan davranışın somut bir delil ile kanıtlanması mecburidir. Aksi halde af olgusu sağlanmış olmaz.
Eşlerin barışmış olması, boşanma davasından feragat edilmesi af niteliğindedir.
Yargıtay HGK. 2020/2-244 E. 2020/881 K. 11/11/2020 tarihli kararında “Evlilik birliğinin sarsılması sebebiyle boşanma davasında af niteliğinde davranışlar gerçekleşmişse, artık bu davranışlar, boşanma davasının reddine gerekçe oluşturur. Boşanma davalarında af olgusunun gerçekleştiğinin kabul edilebilmesi için öncelikle bu yönde bir iddia ve bu iddianın; kayıtsız şartsız bir irade beyanı, eğer yoksa en azından affı gösterir nitelikte tutum ve davranış ile ispatlanmış olması gerekmektedir. Genel bir ifadeyle af niteliğinde sayılabilecek davranışlar; barışmış olmak, af iradesini göstermek, hoşgörü ile karşılamak ve olaylara rağmen birliği sürdürmek şeklinde ifade edilebilir.” şeklinde karar verilmiştir.
Eşlerin boşanma davası öncesi otelde kalması af niteliğindedir.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2021/488 E., 2021/1608 K.; “…Erkeğe bölge adliye mahkemesince yüklenen diğer kusurlar yönünden ise tanık beyanlarının tarafların barışıp bir araya geldikleri ve erkeğin görev yaptığı Şırnak ilinde otelde birlikte yaşadıkları son dönemlere ilişkin olmadığı gibi soyut ve kadından aktarıma dayalı beyanlar olduğu, bu nedenle bu vakıaların da erkeğe kusur olarak yüklenemeyeceği, sonuç olarak tarafların bir araya gelerek karşılıklı olarak önceki olayları affetmeleri nedeniyle affedilen en azından hoşgörü ile karşılanan vakıaların af kapsamında kalıp sonrası dönem için ise erkeğin ispatlanan herhangi bir kusurunun tespit edilemediği anlaşılmaktadır.” şeklindedir.
Fiziksel şiddet veya hakaret eyleminden sonra evlilik birliğini devam ettirmek af niteliğindedir.
Yargıtay 2. HD. E. 2019/7008 K. 2019/10769 T. 04.11.2019; “…Davacı-davalı kadının, davalı-davacı erkeğin 26 Nisan 2011 tarihinde kendisine fiziksel şiddet uygulamasından sonra baba evine gittiği, iki ay kadar baba evinde kaldıktan sonra evine geri döndüğü, eve döndükten üç gün sonra da kayınvalidesine şiddet uygulaması üzerine tarafların ayrıldığı anlaşılmaktadır. Bu durumda davacı-davalı kadının eve dönmesiyle, davalı-davacı erkeğe yüklenen kusurlu davranışları affettiği, en azından hoşgörüyle karşıladığı, affedilen ya da hoşgörüyle karşılanan vakıaların erkeğe kusur olarak yüklenemeyeceği sabittir.” şeklinde karar vermiştir.
Barışma görüşmesi niteliğindeki davranış ve tutumlar af niteliği taşımaz.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, 2020/2244 E., 2020/3663 K.; “Erkeğin dava açıldıktan sonra evlilik birliğinin devamı için barışma teklifinde bulunması, eşine çiçek göndermesi veya eşiyle görüşmesi, müzakere niteliğinde olup, af olarak kabul edilemez.” şeklindedir.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, 2022/3862 E., 2022/5355 K.; “Evlilik birliğinin devamı için barışma teklifi veya görüşmesi af niteliğinde kabul edilemez.” şeklinde karar vermiştir.
Tarafların ortak konutta yaşamaya devam etmesi af niteliğindedir.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2021/1660 E., 2021/3067 K.; “Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle kadının dava dilekçesinde vakıa olarak dayandığı, erkeğin alkollü olduğu bir sırada tartışma sonucu kendisi ve çocukları evden gönderip, evi ateşe verdiği ve çıkan yangında erkeğin yaralandığı vakıasının 2006 yılında gerçekleştiği, tarafların bu olaydan sonra ortak konutta birlikte yaşamaya devam ettikleri, bu vakıanın af kapsamında kaldığı, erkeğe kusur olarak yüklenemeyeceği, yine de kabul edilen ve gerçekleşen diğer kusurlu davranışlara göre boşanmaya sebebiyet veren olaylarda, davalı erkeğin ağır kusurlu olduğunun anlaşılmasına göre, yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün onanmasına karar verilmiştir.” şeklindedir.
Tarafların aynı evde ama farklı odalarda kalması af niteliği taşımaz.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2020/712 E., 2020/1931 K.; “Davacı kadın TMK’nın 166/3 maddesine dayalı olarak 10/11/2017 tarihinde boşanma davası açmış, dava erkeğin boşanmayı kabul etmemesi nedeniyle çekişmeli hale dönüşmüştür. Davacı kadın çekişmeli boşanma talebine ilişkin dava dilekçesini ise 04/01/2018 tarihinde dosyaya ibraz etmiş ve çekişmeli boşanma davasının yargılama aşamaları da bu şekilde başlamıştır. Anlaşmalı olarak açılan davanın duruşma gününün beklenildiği süre içinde tarafların aynı evde fakat ayrı odalarda kaldıkları, kadının doğum günü olan 20/11/2017 tarihinde davalı eş ile yemek yemeleri tanık anlatımlarından özellikle erkek tanığı Ahmet Ünal’ın beyanından “Bir süre aynı evde kalıyorlardı ancak davacı davalıyı affetmedi, hatta bende ikna etmeye çalıştım” beyanı karşısında af, en azından hoşgörü olarak değerlendirilemeyeceği anlaşılmaktadır. Yanılgılı değerlendirme sonucu davacı kadının, davalı erkeğin kusurlu davranışlarını affettiği veya hoşgörü ile karşıladığı kabul edilerek davanın reddine karar verilmesi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir.” şeklinde karar verilmiştir.
Kusurlu davranışlar sonrasında evlilik birlikteliğinin devam ettirilmesi af niteliğinde olup hoşgörüyle karşılanan bu davranışlar eşlere kusur olarak yüklenemez.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2019/8408 E., 2020/63 K.; “Mahkemece kabul edilen ve gerçekleşen eşinin babasının cenazesine gitmeme vakıasından dolayı davalı kadın tam kusurlu bulunarak erkeğin boşanma davasının kabulüne karar verilmiş ise de; erkeğin babasının 26.10.2006 tarihinde öldüğü, davacı erkeğin ise evden 2008 tarihinde ayrıldığı, kadına kusur olarak yüklenen bu vakıadan sonra tarafların evlilik birliğini devam ettirdikleri, davacı tarafça affedilen en azından hoşgörü ile karşılanan bu eylemlerin af kapsamında kaldığı, bu itibarla da bu vakıaların kadına kusur olarak yüklenmeyeceği anlaşılmaktadır. Gerçekleşen bu durum karşısında, kadının boşanmayı gerektiren kusurlu bir davranışı kanıtlanamadığından davacı erkeğin boşanma davasının reddi gerekirken, yazılı şekilde kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.” şeklindedir.
Buna karşılık kusurlu davranışlar sonrasında evlilik birlikteliği devam ettirilmemiş ise ortada af olgusu yoktur.
Bunlarla birlikte;
- Boşanma davasında taraflardan birinin boşanmak istemediğini söylemesi af niteliği taşımaz.
- Ayrılan çiftin tekrar barışıp bir araya gelmesi af niteliğindedir.
Boşanma davalarının kompleks yapısı yüzünden sürecin alanında uzman boşanma avukatı ile yönetilmesi en doğru tercih olmaktadır.
İlgili Makaleler:
Sorumsuz ve İlgisiz Davranma Sebebiyle Boşanma
Nafaka Çeşitleri Nelerdir ve Hangi Şartlarda Nafaka Alınır?
Ziynet Eşyası Kime Aittir? 2023
İcra Yoluyla Çocuk Teslimine Son Veren Uygulama
Boşanmadan Sonra Çocuğun Annenin Soyadını Alması
6284 Sayılı Kanun Kapsamında Alınacak Tedbirler