Atatürk’ün ölümünün 85. yıl dönümün tekrar saygı ve minnet ile alıyoruz. 10 Kasım Atatürk için sadece bir matem günü olmaktan öte onu anlama günüdür. Bu kapsamda; bu yazımızda, Atatürk’ün hukuk vizyonununu hem fikirleriyle hem de uygulamaları ele alacağız.
“Beni görmek demek, behemehâl yüzümü görmek değildir. Benim fikirlerimi, benim duygularımı anlıyorsanız ve hissediyorsanız bu yeterlidir.”
Mustafa Kemal ATATÜRK
Atatürk ve Hukuk
Atatürk’ün çok boyutlu bir liderdir. Bu sebeple, Atatürk birçok farklı alan ile ilgilenmiş ve çalışmalar yapmıştır. Bu alanlardan biri de, toplum düzenini sağlayan hukuktur. Bu kapsamda Atatürk ilk olarak, hukuk devrimi fikrinin temelini oluşturmuştur.
Atatürk hukuk devriminin temelinde laiklik fikri yatar. Böylece din ve devlet karışmasının önü geçmek vardır. Ayrıca, Atatürk hukuk devrimlerinin temellerinden uyrukluktantan yurttaşlığa geçişi sağlama fikri de yatmaktadır. Böylece, Osmanlı’da tebaa olan halkı nitelikli vatandaş haline getirmek amaçlanmaktadır.
İlk olarak, 3 Mart 1924 günü çıkarılan Devrim Kanunlarının çağdaş Türk hukuk sisteminin alt yapısını oluşmuştur. Devamında ise, Atatürk ve ekibi ile hukukun çeşitli alanlarında devrimler gerçekleştirmiştir. Bunlardan birkaçı aşağıdaki gibidir:
Atatürk ve Anayasa Hukuku
Atatürk’ün Anayasa hukukunu etkileyen en büyük devrim elbetteki cumhuriyetin ilanıdır. Böylece, Türkiye’nin anayasal rejimini değişmiş ve monarşiye son verilmiştir. Devamında, 1924 Anayasası kabul edilmiştir. Son olarak, kademeli bir şekilde; demokrasi ve cumhuriyetin bir gereği olarak kadınlara da seçme seçilme hakkı vermiştir. Anayasasını kabul ettirmiştir.
Atatürk hiç kuşkusuz Anayasa hukuku açısından “hukuk devlet” ilkesi oldukça önemsemiştir. Bu yüzden, Atatürk, Milli Mücadelenin her aşamasında itibaren hukuka bağlı kalmaya özen göstermiştir. Çünkü, kendisi tüm kararları önce kongreler sonra Meclis ile almıştır. Daha sonra, Cumhuriyetin kurulmasıyla hukuktan sapmamamıştır. Özellikle döneminde, İtalya ve Almanya’da faşizan uygulamaların yükselediği düşününce bu önemli bir duruştur. Hukuk devleti kavramının içini de Anayasa madde 2’de geçe “laik”, “demokratik”, “çağdaş” ve “sosyal” sıfatları ile doldurulmuştur.
Atatürk ve Medeni Hukuk
Medeni Kanun, İsviçre Medeni Kanunu’ndan örnek alınarak hazırlanmıştır. Kanunun hazırlanma süreci, 1924 yılında başlamış ve 1926 yılında yürürlüğe girmiştir. Kanunun hazırlanmasında,
- Atatürk’ün liderliği ve vizyon
- Türk hukukçularının titiz çalışması
- Türk milletinin desteği
etkili olmuştur. Ayrıca, Medeni Kanun bir modernleşme projesidir olduğundan oldukça önemlidir. Çünkü Medenin kanun kadın hakları, evlilik ve miras yönünden önemli yenilikler getirmiştir. Böylece evlilikte ve mirasta kadın-erkek eşitliği sağlanmış ve tek ve resmi evlilikle evlilik birliği kamusallaştırılmıştır.
Atatürk ve Ceza Hukuku
Atatürk’ün Ceza Hukukuna da birçok katkısı olmuştur. M. Kemal’in Ceza Kanunu’na en büyük katkısı ise, hukuk teorisine kamu düzeninin ve bu bağlamda hukuki değerlerin korunması düşüncesini kazandırmaktır. Bu durum, akılcılığı ve mantığı baz alan Atatürkçü düşüncenin ceza hukukuna bir yansımasıdır. Ayrıca, “haklar ve görevler” konusunda sınırlar çizilmiş oldu.
Atatürk ve Haklar
Atatürk, hukuk reformlarının amaçlarının gerçekleşmesi için uygun ortam ve şartları sağlamaya çalışmıştır. Bu sebeple, dönemi içinde en dezavantajlı grupların haklarını korumak için çağının ilerisinde haklar vermiştir.
Atatürk ve Kadın Hakları
Atatürk kadına ve özellikle Türk kadınlarına verdiği değeri her zaman ifade etmiştir. Ayrıca, yaptığı hukuk devrimleri ile o dönemde dünyanın her yerinde hakları ihmal edilen kadınlara sosyal ve siyasi hakların kazandırarak bunu göstermiştir. Böylece, Fransa’da 1944 yılında, İtalya’da 1945 yılında, İsviçre’de 1971 yılında seçme ve seçilme hakkına sahip olan kadınların yanında, Türk kadını 1934 yılında bu hakkını elde etmiş, dünyada birçok devlete bu konuda örnek olmuştur.
Atatürk ve Çocuk Hakları
Kurtuluş Savaşı sırasında ordudan önce kurulan TBMM’nin açılış günü olan 23 Nisan gününü çocuklara bayram olarak armağan etmesi, M. Kemal’in çocuklara verdiği önemi, ortaya koymaktadır. Böylece, ilk defa Türkiye’de bir çocuk bayramı kutlanmaya başlanmıştır. Ayrıca, çocuğun eğitimi konusunda Kütahya-Eskişehir savaşları devam ederken öğretmenler kongresine katılarak konuşma yapmıştır. Böylece, çocukların eğitimine ve geleceğe ne denli önem verdiğinin göstermiştir. Atatürk, “fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür” bir nesil için , 3 Mart 1924’te çıkardığı Öğretimin Birleştirilmesi yasasıyla, mahalle mektepleri ve medreseleri kaldırmıştır. Böylece, eğitim ve öğretim işlerini Milli Eğitim Bakanlığı’nda birleşmiştir. Ayrıca, eğitim sistemi laikleştirilmiş ve çağdaş bir temele oturtulmuştur. Atatürk, sık sık her çocuğun eğitim hakkına sahip olduğunu belirtmiştir
Ayrıca, aile içinde çocuğun korunmasını sağlamak için Türk Medeni Kanunu ile kadın ve erkek eşitliği, tek eşlilik, boşanma, evlat edinme, miras gibi konularda çağdaş düzenlemeler getirmiştir.
Hukuk Kitapları ve Atatürk
Atatürk’ün 57 senelik yaşamı boyunca toplamda 3937 kitap okumuştur. Okuduğu kitaplardan bir kısmını da hukuk kitaplarıdır. Söz konusu kitaplar Atatürk’ün hukuk fikrinin oluşmasında büyük katkı sağlamıştır. Böylece hukuk devrimlerinin alt yapısı oluşmuştur. Bu kiptarlardan bazıları şunlardır.
- Hukuk-u Düvel (Mehmet Cemil)
- Desequilibre du Monde (Cihan Muvazenesinin Bozulması) (Gustav Le Bon). Uluslarası hukuk alanında bir kiatpatır.
- Madde ve Kuvvet (Louis Bohner). Hukuk felsefesine ilişkin tartışmalar içeren bir kitaptır.
10 Kasım Taziye Mesajları
Atatürk’ün ölümü üzerine birçok taziye mesajı yayınlanmıştır. Bunlar arasında şunlar sayılabilir.
Times Gazetesi
“O Türkiye’nin önceki kuşaklarından hiç birine nasip olmayan özgürlük ve güven dolu bir hayat sağladı. Başarıları Türkiye’nin Avrupa devleti olmasını sağladı yakın doğunun tarihini değiştirdi.”
Franklin D. Roosvelt
Beyaz Saray’daki görevim tamamlanınca ilk yapmak istediğim şey, zamanımızın bu en dikkate değer şahsiyetini ülkesinde ziyaret etmekti. Kader buna izin vermedi. Bu çapta insanlar dünyaya sık gelmezler.
D. Lloyd George
Savaşta Türkiye’yi kurtaran, savaştan sonra da Türk Ulusunu yeniden dirilten Atatürk’ün ölümü, yalnız yurdu için değil, Avrupa için de en büyük kayıptır. Her sınıf halkın O’nun ardından döktükleri içten gözyaşları bu büyük kahramana ve modern Türkiye’nin Ata’sına layık bir tezahürden başka bir şey değildir.
Sonuç
Atatürk devrimlerini küçümsemek bir anakronizmdir. Çünkü, 1920 Türkiye’sini bugün ile değil, o günün Avrupası ile karşılaştırmak gerekir. Bu anlamda, Anayasamızdaki temel ilkeler takip edilerek hukukumuza etkin ve adaletli bir form kazandırılmalıdır.